İstihbarat teşkilatı için çalışan gizli ajanlar zekidir. Hızlı arabalar kullanırlar ve ustaca araştırma çalışmalarıyla düzenli olarak dünyayı kurtarırlar. En azından Ajan 007, James Bond, şimdiye kadar bize bu şekilde tanıtıldı. “Homeland” gibi daha yeni yapımlarda resim sanki biraz daha farklı görünüyor. Peki bu efsanenin temelinde yatan ne?
Gizli servislerin sadece bir kurgudan ibaret olmadığı açık. Sadece bir Rus muhalif siyasetçi olan ve 20 Ağustos 2020’de zehirlenen Navalny olayından bu yana İstihbarat teşkilatı hakkında rapor yazılmıyor ve spekülasyonlar yapılmıyor. Peki ama gerçekte ne oluyor ve nasıl çalışıyorlar? Hangi ajanlar ülkelerinin tarihini değiştirdi? Ve onlara öldürme ruhsatını kim verdi?
İstihbarat teşkilatı nedir?
Bilgi güçtür. Eski çağlardaki insanlar da bunun farkındaydılar. Bu nedenle gizli ajanların binlerce yıldır insanlık tarihine damgasını vurmasına şaşmamak gerek. Ne de olsa siyasi, askeri ve ekonomik bilgiler tarihteki yöneticiler için olduğu kadar günümüzdekiler için de her zaman çok değerli olmuştur. Hele bu bilgiler kamuya açık değilse.
Gizli bilgilere vakitlice ulaşabilmek zaferi ya da yenilgiyi, zenginliği ya da yoksulluğu, hatta en kötü durumda bir kişinin ya da bütün bir halkın yaşamını ve ölümünü belirleyebilir.
İstihbarat teşkilatı bilgileri elde eder, toplar, değerlendirir ve bir ülkenin hükümetine ya da kendisini görevlendiren kurum ya da kişilere sunar. Elbette istihbaratın farklı türleri vardır. Bazıları diğer ülkelerden bilgi alır. Başka bir deyişle, yabancı ülkelere yöneliktirler, yani dış isthbaratla uğraşırlar. Diğerleri ise kendi ülkelerinde yaşayan ve o ülkeye zarar vermek isteyebilecek kişiler hakkında bilgi toplar.
İstihbarat teşkilatı planlanan suçları ve eylemleri daha gerçekleşmeden önce tespit etmesi beklenir. Ve böylece onları önlerler. Ayrıca diğer ülkelerdeki krizleri de erken aşamada tespit etmeleri gerekir ki, en iyi ihtimalle, krizler önlenebilsin ve doruğa ulaşmasın.
Tüm bunlar aslına bakılırsa meşru hedefler. Bu konudaki görüşünüzü merak ediyorum. İstihbarat teşkilatı çalışmalarının önemli olduğunu düşünüyor musunuz? Yoksa bu fikir sizi ürkütüyor mu? Bir gizli servis teşkilatını diğerlerinden farklı mı değerlendirirsiniz? Aşağıdaki yorumlarda düşüncelerinizi paylaşmaktan çekinmeyin.
Tarihteki ilk istihbarat teşkilatı
Berlin’de bulunan Alman Casus Müzesi’ne göre, antik çağın ilk büyük imparatorluklarının zaten resmi İstihbarat teşkilatı vardı. Mısırlılar Yeni Krallık döneminde, M.Ö. 1550 ila 1070 yılları arasında casuslar görevlendirmiş ve onları “firavunun gözleri” olarak adlandırmışlardır. Ancak rakipleri de casusluk yöntemleri kullanıyordu. MÖ 1275’teki Kadeş Savaşı’nda Hititler, Mısır Firavunu 2. Ramses’i düşman casusları ve sahte mesajlarla pusuya düşürmeyi başarmış ve böylece savaşı kazanmışlardır.
Pers kralı Büyük Kiros için bilgi toplayan ajanlara atıfta bulunarak, onun çok sayıda gözü ve kulağı olduğu söylenir. Yunanlılar ve Romalılar da İstihbarat teşkilatına güvenirlerdi. Romalılar casusluk işinin ne kadar önemli olduğunu özellikle MÖ 218 yılında öğrenmişlerdir. O dönemde Hannibal, Trebia Savaşı’nda Roma kampını casuslarına izlettirmiş ve böylece Romalılara karşı savaşı kazanabilmiştir.
Tarihten bir başka örnek daha vermek gerekirse: İncil’de “Yalan söylemeyeceksin” denmesine rağmen, Orta Çağ’da bazı din adamları bunu pek ciddiye almazlardı. Rahip ya da keşiş olarak yaptıkları işlerin yanı sıra, Avrupa’nın hükümdarları adına ajanlık da yapıyorlardı. Din adamlarının sahip oldukları koşullar İstihbarat teşkilatı için idealdi: Katolik Kilisesinin Avrupa çapında, hepsi ortak bir kurye sistemiyle birbirine bağlı olan piskoposluk ve manastırlardan oluşan bir teşkilatlanma ağı vardı. Böylece gizli bilgiler kolayca sınır ötesine taşınabiliyordu. Ve sıradan halkın aksine, din adamları okuma-yazma biliyorlardı, ve birkaç dil konuşabiliyorlardı. Dolayısıyla pek çok gizli kapı ve dehlizler rahip kılığındaki casuslara açıktı. Ancak bu casus-rahipler bunu daha çok bir ek iş olarak yaparlardı.
Tam zamanlı bir iş olarak casusluk mesleği ne zaman başladı? Muhtemelen 15. yüzyıla gelene kadar değil. Çünkü o zamanki ajanların çoğunun başka meslekleri ve görevleri vardı ve casusluk sadece bir yan işti. Rahiplerin yanı sıra tüccarlar ve gemiciler de casusluk yapıyordu. Bu durum 16. yüzyılda Kraliçe Birinci Elizabeth ile birlikte köklü bir şekilde değişti. Kraliçeyi papanın suikastçılarından korumak için devlet sekreteri Francis Walsingham ilk modern İstihbarat teşkilatı ajan zincirini oluşturdu.
Karmaşık bir casus ağı sayesinde Birinci Elizabeth’e yönelik birçok suikast girişimi engellenebilmişti. Örneğin, siyasi muhaliflerin şifreli olarak yazılmış mektuplarını ele geçirip deşifre ederek. Ama bu konuda İngiltere yalnız değildi.
Fransa’da da mektuplar okunmaktaydı. Kardinal Richelieu, Cabinet Noir yani Siyah oda diye adlandırılan yerde diplomatların ve siyasi açıdan şüpheli kişilerin yazışmalarını takip ediyor ve okuyordu, böylece Kardinal Richelieu profesyonel posta gözetiminin temelini attı. Birçoğunuzun muhtemelen “Assassin’s Creed” filminden tanıdığı “Siyah Oda”, mektupların gizliliğini koruma konusunda çok katı kuralları olmayan bir postaneyi ifade eder. Bilgiler toplanır ve aktarılır. Bu arada Viyana’da bu casusluk sistemi 1716 ile 1848 yılları arasında “Gizli Numaralar Bürosu” tarafından mükemmelleştirildi.
Ancak İstihbarat teşkilatı istihbarat kaynakları elbette sadece postadan ibaret değildir. Peki o dönemin casusları başka hangi yöntemleri kullanıyorlardı ve gizli servislerin teşkilatlanmaları ve çalışmaları tarih boyunca nasıl değişti? Açıkçası, bugün sadece bir “Siyah Oda”yla bu kadar başarılı olamazsınız.
İstihbarat teşkilatı yöntemleri
Casusluk faaliyetlerinin nedenleri zaman içinde pek fazla değişmemiştir. O zaman da, günümüzde de, daha önce de söylediğim gibi, bilgi gücün temelidir. Bu gücü korumak için, dünya üzerindeki neredeyse tüm devletler hala gizli servislerine ve İstihbarat teşkilatına güvenmekte.
Ancak gizli servisler sadece gücü korumak için kullanılmıyor. Temel görevlerinden biri de, planlanan suçları ortaya çıkarmak ve saldırıları daha gerçekleşmeden önlemektir. Bu her zaman böyle olmuştur. Ancak evrim geçiren şey ajanların kullandıkları yöntemlerdir. Gizli ajanlar eskiden en fazla konuşmaları dinler, şüphelileri gözlemler ve mektupları ele geçirirken, 19. yüzyılın ortalarından itibaren gelişen yeni teknolojiler ve icatlar gizli servislerin işleyişini neredeyse tamamen değiştirdi.
Telgraf, telefon ve fotoğraf tamamen yeni bir şekilde bilgi toplamayı mümkün kıldı. Örneğin, ajanlar ve uydular üzerinden görüntüleme işlemleri yoluyla çekilen fotoğraflar gibi. Veri aktarımı da artık saniyeler içinde gerçekleşmekte. İstihbarat merkeziyle yapılan kısa bir telefon görüşmesi, planlanan bir saldırıyı engellemek için yeterlidir. Böylece tek bilgi kaynağı olan insan, deyim yerindeyse öneminin bir kısmını kaybediyor.
Ajanların bu yeni çalışma yöntemlerinin ne kadar etkili olabileceği her şeyden önce İkinci Dünya Savaşı sırasında görüldü. Naziler, savaş zamanı düşmanlar tarafından fark edilmeden telsizle gizli mesajlar gönderebilmek için meşhur Enigma şifreleme makinesini kullanmışlardı. Alman ordusu Wehrmacht, rotor ve anahtar olarak adlandırılan bu makine ile gizli radyo mesajlarını göndermeden önce kodlara dönüştürmeyi ve aldıktan sonra tekrar dekode etmeyi başarmıştı.
Bu şekilde, savaşın gidişatı için hayati önem taşıyan bilgiler, düşman kulak misafiri olsa bile tehlikesiz bir şekilde aktarılabiliyordu. Makinenin yenilmez olduğu düşünülüyordu. Ve sonunda, bilindiği gibi, yenildi.
İngiliz İstihbarat teşkilatı başlangıçta Enigma’nın önemini hafife almıştı. Bu arada Enigma kelimesi yunancadır ve “bilmece” anlamına gelir. Ancak İngilizler bile sonunda makinenin muazzam gücünün farkına vardılar. Bunun üzerine istihbarat mensupları gece gündüz oturup Alman telsiz mesajlarının şifresini kırmak için uğraştılar. Ve sonunda İngilizler bu son derece karmaşık olan kodlama sistemini çözmeyi başardılar. Böylece savaşın sonraki seyri önemli ölçüde etkilendi. Görüldüğü gibi, istihbarat servislerindeki insan gücü elbette öneminden hiçbir şey kaybetmemiştir. İngilizler Enigma’yı çözerek, örneğin Alman ordusunun Kuzey Afrika’daki savaş planlarını öğrenebildiler.
Soğuk Savaş yılları
Soğuk Savaş İstihbarat teşkilatı ajanların en parlak dönemiydi. İkinci Dünya Savaşı’ndan yeni çıkılmıştı. İşte gizli servislerin gerçekten “yükseliş” devri bundan sonra, yani Soğuk Savaş sırasında başlar. Süper güçler ABD ve Sovyetler Birliği’nin ajanları, karşı tarafın planlarını bozmak için defalarca büyük casusluk operasyonları başlattılar. Öte yandan, Batılı ve Doğulu casusların bağlı oldukları devletler askeri stratejileri öğrenmek ve diğer tarafı zayıflatmakla ilgileniyorlardı.
Öte yandan, hükümet güçleri bilgiyi her şeyden önce tek bir şey için kullanmak istiyordu: kendi ideolojilerinin gücünü korumak ve güçlendirmek. Her iki süper güç de bunu başarmak için son derece acımasız davranıyorlardı hala da öyle davranıyorlar. İstihbarat teşkilatı ilgili bazı fikirlerin tarih boyunca masum bir kurgu olarak kalmadığını daha önce söylemiştim.
Bunu bir örnekle açıklayayım. ABD gizli servisi CIA, Küba lideri Fidel Castro’ya en az sekiz kez suikast girişiminde bulundu. Bunu yapmak için Merkezi İstihbarat Teşkilatı Castro’nun en büyük zafiyeti olan Havana Purolarından yararlandı. Zehirli puroların yardımıyla Küba devlet başkanı ortadan kaldırılacaktı. Buna ek olarak, CIA’in Fidel Castro’ya ölümcül bir hastalık bulaştırması beklenen zehirli bir dalgıç kıyafeti geliştirdiği de iddialar arasında. Ama tüm suikast girişimleri de başarısız oldu. Kendi ifadesine göre, Kübalı Comandante toplamda yaklaşık 638 suikast girişiminden kurtulmayı başarmıştı.
Ancak Doğu blokunun gizli servisleri de cinayet işlemekten çekinmiyordu. Bunun en tanınmış örneği 7 Eylül 1978’deki “şemsiye suikastı” dır. O gün, bulgar rejim karşıtı Georgi Markov’a Londra’daki Waterloo Köprüsü otobüs durağında elinde şemsiye olan birisi çarptı. Çarpmanın etkisiyle Markov sağ kalçasında küçük bir sızı hissetti ve kısa bir süre sonra yüksek ateşe yakalandı. Dört gün sonra da Markov kalp yetmezliğinden öldü. Peki ne olmuştu?
Otopsi, Markov’un ölümüne dair tüyler ürpertici bir açıklama getirdi. Doktorlar Markov’un kalçasında hint yağı bitkisinin tohumlarından üretilen risin zehri enjekte edilmiş bir plastik kapsül buldular. Uzmanlar bu zehirli kapsülün Markov’un bacağına bir şemsiye üzerinde özel bir teknik kullanılarak enjekte edildiğinden şüpheleniyordu. Ama bu eylemin arkasında kim vardı? Markov ölümünden kısa bir süre önce Sovyet İstihbarat teşkilatı KGB den şüphelenmişti.
Scotland Yard’dan gelen yeni kanıtlar, bunu birisinin tek başına yapmadığını, bir suikast ekibinin iş başında olduğunu gösteriyor. Suikastın beyninin, Markov’u KGB ile birlikte ortadan kaldıran Bulgar gizli servisi olduğu söyleniyor. Peki ya zehirli şemsiye? Son bulgulara göre cinayet silahı şemsiye değildi. Bunun yerine Bulgar-Rus gizli ajanları Georgi Markov’u öldürmek için muhtemelen daha küçük, ve etkili bir silah kullandılar.
Bu örnekten de anlaşılacağı üzere, gizli servislerin yaptığı pek çok iş gizli kalmaktadır, daha doğrusu ilk etapta belirsizdir. Hangi suikastın arkasında hangi gizli servisin olabileceğine dair sayısız spekülasyon yapılıyor. Belki doğrudur, ama belki de bu söylentiler kendi çıkarlarını korumak isteyen başka bir gizli servis tarafından yayılmıştır. Gerçeği ortaya çıkarmak dün olduğu gibi bugün de zor.
Soğuk Savaş döneminde Almanya’da da gizli ajanlar ve casuslar iş başındaydı. O dönemde bölünmüş olan Berlin sayısız casusun rol aldığı önemli bir tiyatro sahnesiydi. 1950’lerde Doğu Almanya’da farklı ülkelerden 10.000’den fazla casusun gizli görevde olduğu tahmin ediliyor. Casuslar için en önemli yer Berlin’deki Glienicke Köprüsüydü. 1960’larda ajanlar burada değiş tokuş edilirdi. Amerikalılar yakaladıkları casusları Doğu’ya geri gönderir ve karşılığında kendi ifşa olmuş ajanlarını alırlardı.
1990’ların başında Sovyetler Birliği’nin çöküşünden ve Doğu Bloku’nun dağılmasından sonra uluslararası gizli servislerin görevleri önemli ölçüde değişti. Bugün, örneğin, ekonomik casusluk gizli servislerin en önemli alanlarından biri olarak kabul ediliyor. Ancak uluslararası terörizmle mücadele de en geç 11 Eylül 2001’den bu yana gizli servis teşkilatlarının ana görevlerinden biri haline geldi ve kamuoyunun dikkatini güçlü bir şekilde üzerine çekti.
Bu arada ajanların çalışma yöntemleri de yeniden değişti. İnternet muhtemelen gizli servislerin işini büyük ölçüde kolaylaştırmakta. Bir ülkenin vatandaşları hakkında hassas verileri toplamak ve saklamak daha önce hiç bu kadar kolay olmamıştı. Şimdi kişisel verilerin korunması gibi yasal konulara girmek istemiyorum. 2013 yılında eski CIA çalışanı Edward Snowden, aslında pek çok ülkenin bunu yaptığını ifşa etti. Snowden, Ulusal Güvenlik Ajansı’nın ya da kısaca NSA’in otomatik kitlesel gözetim uyguladığını kamuoyuna açıkladı. Bunu yaparken de dünya çapında bir skandala neden oldu. Pek çok insan gizli servislerin çalışmalarının bugün hala ne kadar geniş kapsamlı ve etkili olduğunun farkına ilk kez bu ifşaat skandalı sayesinde vardı.
Bu gizli servislerin imajını genellikle kamuoyunun dikkatini çeken skandallardan ya da kamuoyuna yansıyan soruşturma aksaklıklarından olumsuz şekilde etkiledi. Elbette doğal olarak gizli servislerden suç işlemek yerine, suçu önlemeleri ve krizleri engellemeleri beklenir.
Bu videoda olağanüstü bireysel eylemlerden ve suikast girişimlerinden bahsettim. Böyle bir videoda gizli servislerin tam bir tarihçesini vermek mümkün değil. Bu çok kapsamlı olurdu. Bu nedenle konuyu bazı dönemler ve eylemlerle sınırlandırdım.
Tek tek konularla ilgileniyorsanız, kendi araştırmanızı yapabilir veya yorumlarda o konulardaki video isteklerinizi gönderebilirsiniz.
Casusluk, devletlerin güçlerini kurmak ve sürdürmek ile ilgilidir. Ama aynı zamanda suçları önlemek ve gizli planları ortaya çıkarmak da görevlerinin arasındadır. Casusluk teşkilatlarının yöntemleri o kadar çok yönlüdür ki bu videonun sınırlarını patlatabilir. Kesinlikle bugün bile aramızda gizli ajanlar bulunuyor. Belki de farkında bile olmadan bazılarını tanıyorsunuzdur. Kimsenin nasırına basmak istemem ama belki siz de onlardan birisiniz.
[…] is clear that intelligence agency is not mere fiction. Not only since the Nawalny case have they been reported on and speculated […]
[…] ve İngiltere istihbarat servisleri çok sayıda kanıt topladı. Irak’ın kimyasal ve biyolojik silah üretimi için gezici […]